Bilindiği üzere; TCDD Ankara Yerleşkesi içerisinde 13’ü tescilli bina olan aralarında TCDD Sanat Galerisi ve Müzesi ve Mimar Kemalettin Bey tarafından Ankara’nın başkent olmasıyla birlikte, TCDD Genel Müdürlük binası olarak inşa edilmiş “Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin anıtsal örneklerinden biri olan ve ileriki yıllarda, sırasıyla TCDD Genel Müdürlüğü, Demiryolu Meslek Lisesi, TCDD Genel Müdürlük 2. Bölge Binası ve TCDD Taşımacılık A.Ş. olarak kullanılan bina ile misafirhane, kreş, işyerleri ve lojmanların da bulunduğu alanın Hazine’ye devredilmesine ilişkin protokol, Maliye Bakanlığı, TOKİ ve TCDD İşletmesi arasında 13 Mart 2018’de imzalanmıştır.
Bu protokolün, demiryolu ihtiyaçları gözetilerek yapılmadığı, bu anlamda toplum yararını gözardı eden bir protokol olduğu ve kişisel ve grupsal çıkarları gözeten rantın paylaşımına yönelik bir adım olduğu kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Protokolü takiben, TCDD Ankara Yerleşkesi’ne dair Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkan Eti Mahallesi 29216 ada 2.,19. parseller ve Çankaya İlçesi Eti Mahallesi 29216 ada 10., 11., 12. ve 16. parsellere ilişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği’ ile bu alanda emsal 1,5’tan 116 bin metrekarelik bir inşaat öngörüldüğü, bodrum katların tamamının emsal dışı olarak gösterildiği, emsal dışı yapılaşmalarla birlikte 2’yi aşacak bir emsal artışı görüldüğü, Gar yerleşkesinin daha önce 49 bin metrekarelik alanının hazineye devredildiği, planda küçük parsellerle birlikte alanın yaklaşık 78 bin metrekare olacağı, yapılan plan değişikliğinde ise 116 bin metrekarelik inşaat alanı verilirken 300 bin metrekarelik bir inşaat alanıyla karşı karşıya kaldığımızı, bina yüksekliklerinin 35,5 metre olacağı tespitleri tarafımızdan yapılmıştır.
Bu tespitler ışığında başlatılan hukuki süreçler halen devam etmektedir.
Plan değişikliği sonrasında Kamuoyunca; alanın, plan değişikliği ile özel üniversite alanı olarak ilan edilmesi nedeniyle; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kurucusu olduğu Ankara Medipol Üniversitesi’ne tahsis edilip edilmediği? Sorusu siyasi iktidara sorulmuş, ancak bu soru yanıtsız bırakılmış ve yapılan işlemler kamuoyundan gizlenmiştir.
Ancak, 2018 yılında kamuoyundan gizlenen bu gerçeklik, devredilen binaların üzerine asılan Ankara Medipol Üniversitesi pankartlarıyla gün yüzüne çıkmıştır. Konu basın ve sosyal medyada kendisine geniş yer bulmuş, yapılan işlemlere karşı tepkiler çığ gibi büyümüştür.
Bunun üzerine, Ankara Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Zeki Şengil imzasıyla 28 Temmuz 2019 tarihinde yapılan basın açıklamasında “Eğitime uygun bina ve arsaların üniversitelere tahsisi yasal bir uygulamadır.” Yaklaşık iki yıl önce gerçekleştirilmiş bir işlemdir denilerek yapılan işlemin savunma çabasına girişilmiş ve yapılan iş ve işlemlere karşı gerçekleştirilen hareketler de “kirli hesap” olarak nitelendirilmiştir.
Öncelikle, demiryolu endüstriyel mirasına sahip çıkma, boşaltılan işyerlerindeki demiryolu çalışanlarının mevcut çalışma koşullarını ve hali hazırda yerleştirildikleri işyerlerinin kaybettikleri işlevlerini gündeme getirme çabalarımızı Sayın Rektör’ün, “kirli hesap” olarak nitelendirmesini saygın bir akademisyene yakıştıramadığımızı ve kınadığımızı belirtmek isteriz.
Sayın Rektör’e hatırlatmak isteriz ki Ankara Garı 1892 yılından beri faaliyet göstermektedir. Gar binasının içerisinde bulunduğu yerleşke Cumhuriyetin ilk yapılarını içinde barındırmaktadır. Bir dönem çağdaş uygarlığın taşıyıcısı ve simgesi olan demiryollarının bu tarihsel, kültürel ve endüstriyel mirasına ve demiryolu işletmeciliğinin ülkemiz için taşıdığı önemi göz önüne alarak gelişiminde ihtiyaç duyulan alanlara sahip çıkmak ve onlara özen göstermek gerekirken, bunları amaç dışı rantsal kullanıma açmak akıl ve bilim dışıdır.
Ayrıca, Rektör Beyin açıklamasında yer alan ve kamuoyundan gizlenen “gerçekleştirilen işlemler” tanımlaması Türkiye’de halen yürürlükte olan kapalı kapılar ardında iş yapma anlayışının itirafı niteliğindedir. Protokol öncesinde ve sonrasında gerçekleştirilen iş ve işlemler nelerdir? Şehir hastaneleri yapılması, kamu hastanelerinin boşaltılarak şehir hastanelerine taşınması, şehir içinde özel hastane alanları yaratılması, bu iş ve işlemlerin birer parçası mıdır?
Bu nedenledir ki sayın Rektöre düşen ilk görev; imzaladıkları kira sözleşmesini kamuoyu ile paylaşmaktır.
Tekrar hatırlatmak gerekir ki Medipol Üniversitesine sadece Ankara’nın merkezinde bir alan devredilmemektedir.
Bu alan, demiryolu işletmeciliği için ihtiyaç duyulan ve TCDD’nin işyeri olarak kullandığı binaların yanı sıra, personelin sosyal gereksinimlerini karşıladığı TCDD Sanat Galerisi ve Müzesi, çay bahçesi, misafirhane, kreş, lojman vb. binaların bulunduğu ve gelişen ve değişen şartlara göre yine demiryolu ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gereken rezerv alanlara da sahip bir alandır. Yani bu alan ve binalar demiryolu işletmeciliğinin gelişiminde TCDD’nin ihtiyaç duyduğu mekânlardır.
Kamusal hizmetin sürdürülmesinde TCDD’nin kurumsal olarak zaten ihtiyacı olan bina ve arazilerin kullanım amacı değiştirilerek bir vakıf üniversitesine tahsisi, sermaye lehine bilinçli bir tercihi göstermesinin yanı sıra toplum yararını yok saymak ve oluşmuş olan rantı kişisel ve grupsal çıkarlarla dağıtmak anlamına da gelmektedir.
Bu olayın mevcut tahsisle sınırlı kalmadığı AOÇ arazisi içerisinde kampüs alanı tahsis edileceği, mevcut TCDD Genel Müdürlük binasının ve/veya Şehir Hastanesine taşınarak boşaltılan Numune Hastanesine ait binanın anılan üniversiteye hastane kullanımı için verileceği, sıranın Ankara Garı’nın devrine geldiği vb. söylentiler giderek yaygınlaşmaktadır.
Biz …… olarak bu süreçte sessiz kalmayacağımızı ve bu süreç toplum yararına çözülünceye dek konuyu gündemde tutacak her türlü çabayı göstererek kamuoyunu aydınlatmaya devam edeceğimizi saygılarımızla duyururuz.